Türk Kültürü ve Edebiyatında Mizahın Yeri

27 Nisan 2016

Edebiyat Fakültesi’nin düzenlediği “Temmuzda Kar Satmak: Türk Kültür ve Edebiyatında Mizah” panelinde edebiyatta ve musikide mizah anlayışı değerlendirildi.

Üsküdar Yerleşkemizde düzenlenen panelde, Edebiyat Fakültesi öğretim üyeleri Yrd. Doç. Dr. Türkân Alvan musikide, Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk yeni edebiyatta, Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nihat Öztoprak ise divan edebiyatında mizah anlayışını ele aldı.

Alvan: “Mizah, kendine dışarıdan bakabilmek için bir ihtiyaçtır”

Mizahın ciddi bir iş olduğunu ve güldürürken düşündürücü özelliğinin bulunduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Türkân Alvan, “Mizahın ciddi bir iş olması insanın zekâ seviyesiyle ahlak seviyesiyle alakalıdır. Günümüzde toplum önünde insanların itibarını zedelemenin mizah olduğunu zanneden bir taraf var. Öte yandan akıl sahibi insanlar kendine dışarıdan bakabilmek için mizaha ihtiyaç olduğunu bilir.” dedi. Eskilerin mizah anlayışının latife ve hiciv olduğunu ifade eden Alvan, “Latife, Hz. Peygamberin ‘güler yüz sadakadır’ hadis-i şerifi mukabilince insanların gönlünü hoş etmek için söylenen güzel sözlerdir. Hiciv ise halka hizmet amacıyla yapılır. ‘Kral çıplak’ diyebilmek noktasında topluma hizmet etmiştir.” dedi.  

Klasik edebiyatta şairler ve musikişinasların kendilerine karşı çıkan zahitlere mizahi dille cevap verdiklerini aktaran Alvan, eskilerin mizahi yanını ortaya koyan bir anekdotu şöyle anlattı: “Farsça öğreten alim bir insana talebelerinden biri, ‘Farsçanın cehennem ehlinin dili olduğu söyleniyor, cennette Arapça konuşulacakmış. Niçin Farsça öğreniyoruz hocam?’ diye sorar, hocanın cevabı çok hoştur. ‘Eğer dedikleri gibiyse yine de öğrenmek lazım zira nereye gideceğimiz belli değil. Eğer cehenneme gidersek ehli cehennem lisanını bilmemek olmaz.’ der.”

Öztoprak: “Mizah Temmuzda Kar Satmak Kadar Zor”

Klasik Türk edebiyatı şairlerinin Kuran-ı Kerim’den ve Hz. Peygamber’den referans alarak metinlerini oluşturduklarını söyleyen Prof. Dr. Nihat Öztoprak, “Necm suresindeki ‘güldüren de ağlatan da odur’ ayet-i keriminden hareketle mizahın İslâm’da olduğu vurgulanır.” dedi.

“Temmuzda Kar Satmak” ibaresinin Mevlâna’nın Mesnevi’sinden alıntılandığını, temmuzda kar satmak gibi mizah üretmenin de zor bir iş olduğunu söyleyen Öztoprak, mizahın etkisinin ise tıpkı temmuzdaki kar gibi serinletici ve rahatlatıcı olduğunu ifade etti. Sözün zirvesi olarak görülen mizahın, klasik edebiyatta nükte ve latife olarak yer aldığını belirten Öztoprak, “Edebiyatımızda mizahi eserler Letaifnâme başlığıyla verilmiştir. Zati, kendi başından geçen latifeleri bir kitapta toplamıştır.” diye konuştu.

Eleştiri Biçimi Olarak Mizah

Mizah ve hicvin modern edebiyatın da başvurduğu bir anlatım tekniği olduğunu belirten Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk, en önemli temsilcilerinin ise Neyzen Tevfik, Şair Eşref, Ziya Paşa, Namık Kemal olduğunu aktardı. Mizahın sadece güldürme amaçlı yapılmadığını söyleyen Çoruk, “Mizah bir eleştiri biçimidir aynı zamanda. Modern dönemde eskinin eleştirisi veya modernliğin kendisinin eleştirisi sıklıkla yapılmıştır.” dedi.

Post-modern edebiyatta kullanılan mizah tekniklerinden biri olan parodi üzerine de konuşan Çoruk,  “Parodi, bir esere aynı biçimde mizahi bir tarzda yazılmış naziredir. Bir bakıma bir eserin şekli aynı kalmak şartıyla içeriğiyle alay edilmesidir. Fazıl Ahmet, bu tarzın en önemli temsilcisidir. Abdülhak Hamit Tarhan, Ziya Gökalp gibi pek çok yazarı bu yolla eleştirmiştir. Abdülhak Hamit'in Makber metnini mizah vasıtası olarak kullanmıştır.” diye konuştu.

Panelde, Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. M. Fatih Andı da konusu edebiyat olan karikatürlerinden bir seçki paylaştı.